Uzaya gitmek için ilk adımı biz atmıştık

Ülkemiz tarihine adını altın harflerle yazdırmış ve uzay çalışmaları konusunda döneme damgasını vurmuş olan Bandırma Füze Kulübü kurucu dört üyesinden hayatta kalan tek isim Atilla Yedikardaşlar. “Türkiye’nin ilk uzay oluşumu” olarak kabul edilen Bandırma Füze Kulübü kurucu 4 üyesinden hayatta kalan 82 yaşındaki Yedikardaşlar, Sovyetler Birliği ve Amerika arasında kıyasıya bir uzaya gitme, bilinmeyeni keşfetme yarışı varken bu yarışta Bandırma Şehit Mehmet Günenç Lisesinde Artuğ Sayıner, Güngör Gezer ve Ali Osman Caran tarafından kurulan “Füze Kulübü” olarak “Biz de varız” demiş o isimlerden. Bandırmalı gençler, hem uzaya füze göndermeyi başaran ilk ülkeler arasına girmemizi sağlamış hem de katıldıkları uluslararası yarışmalarda ülkemizi temsil ederek önemli madalyalar, dereceler almışlardı. Aradan 65 yıl geçmesine rağmen bugün hâlâ göğsümüzü kabartan Bandırmalı liseli gençler adından söz ettirmeye devam ediyor. Yeni Şafak Pazar olarak “Türkiye’nin ilk uzay oluşumu” olarak kabul edilen Bandırma Füze Kulübü’nden Antalya’da yaşayan 82 yaşındaki Atilla Yedikardaşlar’a ulaştık. Yedikardaşlar ile konuştuk.

Çevremizdekiler merakla bizi beklerdi

1942 yılında Bandırma’da doğan “Türkiye’nin ilk uzay oluşumu” Bandırma Füze Kulübü’nden Atilla Yedikardaşlar, Bandırma Şehit Mehmet Günenç Lisesi’nden mezun olmuş. Lise de öğrenciyken şartların bugünkü gibi olmadığını belirten Yedikardaşlar, “O günkü ortama göre bizim yaptığımız iş kimsenin aklına bile gelmezdi. Çevremizdeki pek çok kişinin de uzaya dair bilgisi olmadığı için yaptığımız çalışmaları merak ve heyecanla bekliyorlardı” diyor. “Lise öğrencisi olduğumuz zamanlar deli fişek zamanlarımızdı” ifadelerini kullanan Yedikardaşlar, herhangi bir çekincesi ve korkusu olmadığını söylüyor. Yedikardaşlar, cesur bir şekilde “Ölümden korkan yaşamaz” ifadelerini kullanıyor. Yedikardaşlar, Bandırma’da yer alan Türk Hava Kurumu’nda ekip olarak roket çalışmaları yaptığını söylüyor. Yedikardaşlar, “Hava Kurumu’nun iki katlı bir binası vardı. Biz de ekip olarak okul çıkışları Hava Kurumu’na giderdik. Lisedeyken havacılık kolu başkanı olduğum için çok faydalandık. Türk Hava kurumu o günkü şartlara göre bize yardım ederken altıncı ana jet üssü de çok destekledi bizi. Mesela orada yer alan hurda parçaları ile çalıştık ve bugünlere geldik” diyor. Pek çok defa Bandırma Füze Kulübü öğrencilerinin füze ve roket atışları başarısızlıkla sonuçlansa da Yedikardaşlar, “Bir şey düşünerek uyursan, o düşündüğünün sesiyle uyanırsan derler. Biz hiçbir zaman yılmadık” ifadelerini kullanıyor.

Tahtaya “27 Mayıs ihtilal değil darbe hükümetidir” yazdım

Öğrencilik yıllarının 27 Mayıs 1960 Darbesi yıllarına denk geldiğini belirten Yedikardaşlar, 27 Mayıs Cuma günü, fen bölümünde okurken yıkılan orduevinin bitişiğindeki sınıftaydık. Önümüzde pencere vardı. Üç tarafında da tahta vardı. Çünkü tahtaya kalkmayan öğrenci fen talebesi değildir. Tahtaya kalkmak demek bir imtihan olmak demektir. Ben de tahtaya kalktığım zaman şunu yazdım: ‘27 Mayıs ihtilal değil darbe hükümetidir.’ Pencereden görmüş olsalar bir üsteğmen havacı ve üç tane astsubay beni hava üssüne götürdüler. Özel hava üssündeki komutan ‘Başka adam bulamadınız mı?’ dediler. Öğrenci ve küçüğüm diye herhalde beni tekrar okuluma götürdüler” sözleriyle öğrencilik yıllarını anlatıyor. O dönemler babasının toprak mahsulleri ofisinde ambar müdürü olduğunu belirten Yedikardaşlar, “İsmet İnönü cumhurbaşkanlığı döneminde bize her ay ofisten 71 buçuk kilo un gelirdi. Biz de onun babam adına gelen unları beşer kiloluk çuvallara böler komşulara dağıtırdık. Annemin babamın karnelerini de çevremizdekiler kullanırdı. Çok zordu o yıllar. Daha sonra babam da 1945 yılında istifa edip ticaret hayatına atıldı” diyor.

Bayraktar’ın başarı hepimizin başarısı

Liseden sonra dedesi ve babasından etkilenerek ve geçim kaynağı için ticarete atıldığını anlatan Yedikardaşlar, “Ama bugün 65 yıl sonra hatırlanmak çok güzel. Ticaret hayata başladıktan sonra füzeleri ve roketleri unutmadım ama unutmuş gibi yaptım. Hayat devam etti bir şekilde. Çünkü bizim niyetimiz aya, marsa, güneşe gitmek değildi insanlığı aydınlatmaktı. Biz yıllar önce uzaya gitmeyi konuştuk, çalışmalara başladık ve ilk adımı attık. Şimdiyse bütün dünya bununla ilgileniyor. Bilhassa Bayraktar ailesinin çalışmalarını küçüğümüz olarak kabul ediyoruz. Kardeşimiz olarak görüyoruz. Onların başarısını da kendi başarımız olarak kabul ediyoruz. Çünkü arkasında Türk milletinin başarısı var. İsterim ki bugün gençler önce istikbali düşünsünler” şeklinde konuşuyor. Geçtiğimiz günlerde uzaya giden ilk astronotumuz Alper Gezeravcı için çok mutlu olduğunu söyleyen Yedikardaşlar, “Keşke ben de Alper Gezeravcı’nın abisi olarak onunla birlikte gitseydim. Dönüşünü herkes gibi dört gözle bekliyorum. Çünkü ilk ağızdan dinleyeceğiz” şeklinde duygularını dile getiriyor.

Artuğ Sayıner ile dostluğumuz evliliğinden daha uzun

Bandırma Füze Kulübü Kurucusu Artuğ Sayıner’in iki yaş büyük olduğu halde lisedeyken aynı sınıfta olduğunu söyleyen Yedikardaşlar, “Rahmetli Artuğ Sayıner’i 1955’ten beri tanırım. Hatta eşi Zehra Hanım’dan daha çok tanıyorum. Çünkü bizim dostluğumuz onun evliliğinden daha uzun sürdü” sözleriyle anlatıyor.

Kirkor Divarcı ile yarıştık ve roketi yerde patladı

Ermeni asıllı Türk vatandaşı olan Kirkor Divarcı’nın da ekibe dahil olduğunu söyleyen Yedikardaşlar, Divarcı’nın daha sonra ekibe meydan okuduğunu söylüyor.Yedikardaşlar, “Bandırma Hava Kuvvetleri’ne ait Kızıksa atış sahasında yarış yaptık. O yarışta Kirkor Divarcı’nın roketi yerde patladı. Bizimki de dört bin 165 metre yüksekliğine çıktı. Hedefimizde beş kilometreydi. Biz o gün amatördük ve arkamızda kimse yoktu. Kirkor Divarcı’nın ise arkasında Hürriyet Gazetesi sponsorluğu vardı. Biz füze ve roket çalışmalarımızda kendi cebimizdeki öğrenci harçlıklarımızla çalışmalarımızı yaptık. O mutluluk 65 sene oldu hâlâ aynı” ifadelerini kullanıyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir