Sınır Tanımayan Doktorlar ekibinin sağlık çalışanları ve ailelerini taşıyan konvoylara savaş başından bu yana saldırılar gerçekleşti. Ekip, son 3 saldırının failinin İsrail olduğunu tespit etti. Yaşananları ekip sözcüsü Michel Lacharie CNN Türk’ten Elif Zeynep Özipekçi’ye anlattı.
Ms. La Charite, 18 Kasım’dan bu yana konvoylarınıza 2 saldırı gerçekleşti. Bu saldırılılarla ilgili bulgularınız neler?
18 Kasım haftası boyunca Sınır Tanımayan Doktorlar ekibini tahliye etmek için Gazze Şeridi’nin güneyine taşıdı. Bu hareketlilik İsrail tarafından koordine ediliyordu ve şehir İsrail otoritelerinde kontrol altındaydı. Kontrol noktasından geçişi engellediler, birkaç saat ekibimizi o gün orada beklettiler. Noktada ekibimiz güvende değildi çünkü çatışmalar vardı. bu nedenle ekibimiz gün sonunda Gazze merkezine geri dönmek zorunda kaldı. Dönüş yolunda İsrailli bir zırhlı araçla karşılaştılar. Askerler araçtan ateş açtılar ve iki çalışanımızın ölümüne neden oldular. Bugün, Sınır tanımayan doktorlar olarak İsrail devletinden açıklama istiyoruz. Çünkü bu şartlar altında nasıl çalışmamız gerektiğini gerçekten bilmemiz lazım. Ekibimizin güvenliğini nasıl sağlayacağımızı öğrenmemiz gerekiyor. Ancak böyle çalışabiliriz.
Gazze Şeridi’nde gördüklerinizi de bize anlatır mısınız?
Öncelikle Gazze Şeridi’nde ciddi bir facia gördüler. Sınır Tanımayan Doktorlar ekibinin Gazze Şeridi’nde 300 kişilik bir ekibi var. Ve şu anda güney bölümünde çalışan 13 personel, gönüllü ve sorumlumuz var. Ekiplerimiz farklı El aksa hastanesi gibi hastaneleri desteklemeye gidiyorlar. Yaralıların bakımına katkıda bulunmaya çalışıyorlar. Ekiplerimizin ilk gözlemlediği suya ve yiyeceğe ihtiyacın keskin ve aşırı derecede ciddi hala geldiği ve bunun için ciddi anlamda bir yardım da gelmediği oldu. İkincisi ise hastanelerin tam kapasiteye ulaştığı oldu. Hastanelerdeki ekiplerimiz devasa yaralanmaları olan hastaların birçok hastanede bulunduğunu, insanların korunmak için hastanelere geldiğini ve bu durumda hastanelerde yer kalmadığını ifade etti. Bu koşullar altında binlerce yatak olması gerekiyor. Daha önce 25-30 binden fazla insanın yaralandığını ifade etmiştik. Bu yüzden şu anda hastanelerdeki baskı doğru bir bakım yapmak için mümkün değil. Ayrıca yaralıların çoğunluğunda yanıklar var. Yaşayanların yüzde 50’sinden fazlası da ölümcül yaralara sahip. Bu yüzden çok daha fazla yatağa ihtiyacımız var ve bir kez daha hastanelerin korunması için sesleniyoruz. Yatak eksiği çok büyük bir sorun.
İsrail ordusu, sizin klinikleriniz dışında hastanelere de saldırdı. Şifa hastanesinin altında Hamas’a ait bir kontrol merkezi olduğunu ifade etti. Sizin bu konudaki gözlemleriniz neler?
Bildiğiniz gibi Gazze şeridinde 35 hastaneden 25’i kapatıldı. Bunların arasında da bazılarının güvenlik koşulları kötü, kimilerinde su yok, kimilerinde ise elektrik yok ve bu hastanelerin kapatılmasında ısrar ediliyor. Ekiplerimizle birlikte bu hastanelerde birçok yerinden edilmiş kişi kalıyor, nüfusun kaldığı hastane çevrelerinde tanklar, ateş, çatışma ve bombardımanlar var. Hemşireler, doktorlar her gün zorlu koşullarda çalışıyorlar. Bizim bu hastanelerde gözlemlediğimiz tek şey budur.
Peki siz kliniklerinize de saldırılar oldu. Bu konuda bir hukuki süreç başlatacak mısınız?
Bu saldırıların çoğalmasını önlemek için topluma bilgi verdik. Açıklama istedik, ekiplerimizin çalışmasını nasıl kurtabilriz diye sorduk. Bilgimizi kamuoyuyla paylaştık. Ekiplerimiz kliniklerdeydi, zırhlı araçlar tarafından ateş edildi, ekiplerimizin klinik ve araçlarında sınır tanımayan doktorlar amblemi var olmasına rağmen saldırıldı. Kliniklerimize İsrail ordusunun koordine edebilmesi için GPS taktık, bu nedenle de kliniklerimiz iyi bilinir bu yüzden şimdi cevap bekliyoruz bir bağımsız kuruluştan bir soruşturma başlatmasını istiyoruz.
Sayın La Charite size teşekkür ederim. Eklemek istediğiniz bir şey var mı?
Bizim araçlarımıza saldırıldığını anlatıyoruz. Peki hayal edin sivil nüfus nasıl kaçacak, nasıl tahliye olacak. Bunun imkansız olduğunu görüyoruz. Ortada tehlikeli bir durum, ilüzyon var. Kliniklerimize ve konvoylarımıza saldırıldığını gördüğümüzde, sivillerin korunduğuna dair şüphelerimiz oluşuyor.